Apple, Amerikan Patent Birliği'ne (FCC) çift taraflı bir touchpad tasarısı için başvuruda bulundu. Dedikodulara göre bu pad, kapaklı yeni bir iPhone modelinde kullanılabilir.

Patent anlaşmalarına göre touchpad şeffaf olacak, iki taraftan da kontrol edilebilecek. Kapalı durumda iken telefon normal bir iPhone gibi kullanılıyor. Patente göre kapak açıldığında üzerinde dokunmatik tuşlar beliriyor. Böylece numara çevrilebiliyor veya SMS girişi yapılabiliyor

Hiç bilmediğiniz bir yerde bile olsanız, yeni sistemle o yöre hakkında her şeyi öğrenmeniz mümkün.

       Nokia Maps Sesli Navigasyon sistemi ile insanlara hiç bilmedikleri bir yerde bile olsalar, çevrelerini o yörenin halkından biri gibi keşfetme olanağı sunacak.
Nokia Türkiye Genel Müdürü Imfred de Jong, düzenlenen basın toplantısında Nokia kullanıcılarının internete en kolay şekilde ulaşabilmelerinin kendileri için önemli olduğunu belirterek, mobilite ve internetin bir arada bulunması gerektiğini söyledi.

Nokia'nın “Nokia Maps” ya da “Music Store” gibi servisleri internet üzerinden sunacağını ifade eden Jong, çözümün kullanıcılara Fince “Kapı” anlamına gelen “Ovi” markasıyla sağlanacağını dile getirdi. Jong, Nokia Maps uygulamasının kullanıcılara ücretsiz şehir haritası hizmeti verdiğini kaydederek, sesli navigation sisteminin ise internet üzerinden satın alınabildiğini anlattı.

Şu anda uygulamanın yalnızca İstanbul, Ankara ve Türkiye'deki ana yolları kapsadığına dikkati çeken Jong, kapsama alanının genişlemesi için sürekli güncelleme faaliyetinde bulunduklarını dile getirdi.

Önümüzdeki dönemde GPS ve navigasyonun cihazlar için temel birer özellik olacağını vurgulayan Jong, “Şu anda Nokia Maps'le dünya kalitesinde bir navigasyon sistemi kurduğumuza inanıyoruz. Bundaki en önemli etkenlerden bir tanesi Nokia'nın dünyanın 2 büyük harita üreticisinden biri olan NavTeq'i ve navigasyon konusunda hizmet veren Gate5'i satın alması...” dedi.
Jong, navigasyonla ilgili gerekli tüm bilgilerin artık şirket içinde yer aldığına dikkati çekerek, önümüzdeki dönemde amacın günün her saati, haftanın 7 günü kullanıcıların ürünler üzerinden internete bağlanmasını sağlamak olduğunu söyledi.


Nokia artık bir internet şirketi

Nokia Türkiye Pazarlama Müdürü Sertaç Şener ise Nokia'nın artık bir internet şirketi haline geldiğini belirterek, insanların cep telefonlarını artık yalnızca birbirleriyle konuşmak için kullanmayacağını, farklı farklı cihazlarla yaptıkları işleri cep telefonuyla yapacağını aktardı.
Şener, Nokia'nın kullanıcılara hepsi bir arada çözüm sunabilmek için bir avantaj sunduğunu ve uzun zamandır bu çözümü sağlamak için multimedia bilgisayar ürettiğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu gelişmelere paralel olarak 'web 2.0' üzerinden kullanıcılar, artık kendi bilgi ve ihtiyaçlarını yaratıp, milyonlarca insanla paylaşabilecek. Bu artık çok önlenemez bir durum. Nokia aynı zamanda gelişen 2 konuyu bir araya getirip bir adım daha öteye taşıdı. Nokia artık sadece bir cep telefonu üreticisi değil, bir internet şirketi... Önümüzdeki dönemde 'web 2.0' üzerinden uygulamalar ve servislerle Nokia markası altında sunacağı oyundan, müziğe, haritadan paylaşıma kadar pek çok farklı servisi 'Oui' markası adı altında toplamaya karar verdi.”

Şener, Türkiye'de 127 kişi üzerinde navigasyon konusunda yapılan bir araştırmaya da değinerek, katılımcıların yüzde 63'ünün cep telefonu alırken GPS ve sesli navigasyon özelliğine dikkat ettiğini, yüzde 42'sinin ise sesli navigasyon almayı düşündüğünü söyledi.
Nokia Türkiye Servis ve Yazılım Strateji Planlama Bölümü Müdürü Atilla Avgan, 2007 yılınad dünya GPS pazarının 30 milyon olduğuna işarat ederek, 2008 yılından itibaren bu rakamın her yıl aratacağını, 2010 yılında ise şu ankinin 5 misli olacağını ifade etti.

Nokia'nın 2008 yılında 35 milyon GPS destekli cihaz çıkartacağını aktaran Avgan, “Navigasyon, şu anda satışta olan E90, N95 8GB, N95 ve N82'de bulunduğunu, yakında piyasaya çıkacak olan N78, 6220 classic, 6210 navigateur ev N96&da da bulunacak. Nokia Maps'i destekleyen portföy bu şekilde 23'ten 27'ye çıkacak” dedi.

Avgan, “web 2.0” versiyonundaki yeniliklere de değinirken, bunlardan en dikkat çekenin “walk-yaya navigasyonu” hizmeti olduğunu belirterek, bu hizmetin kullanıcıya görsel yönlendirme hizmeti sunduğunu, hareket yönü ve etraftakilerle ilgili bilgi verdiğini dile getirdi.
Hizmetin, cihaz üzerinden kredi kartıyla, cihazı satın alınırken paket dahilinde ya da perakende satış noktalarından alınabileceğini ifade eden Avgan, paketin perakendede 1 yıllık ücretinin 119 YTL, cihazla satın alındığında 1 yıllık 59 Avro, 3 yıllık ise 69 Avro ücret karşılığında satın alınabileceğini aktardı.

Türkler en çok 6300 kullanıyor
Daha sonra AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Jong, Türkiye'deki siyasi ve ekonomik belirsizliğin yatırımları üzerindeki etkisine ilişkin bir soruya, “Şu anda ekonomide gördüğümüz yavaşlama, ekonomideki gelişmeler, herkesi olduğu gibi bizim sektörümüzü de etkiliyor ama biz bunun kısa süreli bir etki olduğuna, uzun vadede piyasaların kendini toplayacağına inanıyoruz. Toparladıktan sonrada şu anda ertelenmiş olan satın alma kararları tekrar gündeme gelecek. Bir şekilde piyasaların kendini toparlayacağına inanıyorum” şeklinde cevap verdi.

Jong, satın alma kararlarında alınan erteleme kararına ilişkin bir başka soruya, çok farklı etkenlere dayanması nedeniyle bunun sonuçlarını şu an tahmin etmenin zor olduğunu ifade ederek, “Bunu etkileyen başlıca faktörlerden biri tüm dünyada yaşanan ekonomik kriz. İkincisi ise Türkiye'de devam etmekte olan politik gerginlikler. Kimse bunun ne kadar süreceğin bilemiyor” dedi.

2008 yılından umutlu olduklarını dile getiren Jong, “2007 yılına göre daha iyi bir yıl olacağına inanıyoruz. Yenileme pazarı çok büyük önem kazandı. 2008 yılında hem bu yenileme pazarı hem de yeni gelecek servislerle şu anda yaşanan sıkıntının üstesinden gelinecek ve genel olarak olumlu bir yıl olacak” diye konuştu.
Jong, global anlamda 2007 yılında Nokia'nın yüzde 40'lık bir pazar payıyla dünya lideri konumunda olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Nokia markasına olan müşteri sadakatini koruyabilmek ve kullanıcıların tekrar Nokia satın almaları bizim açımızdan çok önemli. Bununla ilgili olarak sürekli yatırım yapıyoruz. Servis sonrası hizmetlerimizden danışma hattımıza kadar yaptığımız pek çok çalışmada kullanıcılarımızı mutlu edebilmek bizler için çok önemli. Bu nedenle sürekli kendimizi geliştiriyoruz.”

Jong, Türk kullanıcıların en çok tercih ettiği modelin ise Nokia 6300 olduğunu belirterek, “Farklı özelliklere sahip farklı performanslar gösteren pek çok ürünümüz var ama N73 ve N95 sunulan multimedia özelliği ile TÜrkiye'de çok çok iyi satış performansı gösteriyor” dedi.

Microsoft, Silverlight'ı temel alan bir video web sitesinin betasını yayınladı. Bu teknoloji sayesinde videolar internet sayfalarına gömülebiliyor; aynen Adobe Flash'da olduğu gibi...

Şu sıralar sitede genel olarak IT konuları ile ilgili İngilizce filmler gösteriliyor. İlerde kullanıcıların da video yükleyip yüklemeyeceği yahut bu yeni sitenin MSN Video ile birleştirilip birleştirilmeyeceği henüz kesinleşmiş değil. Şimdiye kadar MSN Video, Flash'ı temel alıyordu. Microsoft Video ile firma kendi teknolojisini ön plana çıkarmak istiyor.

Microsoft'a göre video web sitesinin farklı dillere has sürümleri de planlanıyor. Kullanıcının sitedeki imkânlardan yararlanabilmesi için Silverlight eklentisini kurması gerekiyor.

Dünyanın en büyük üçüncü cep telefonu üreticisi Motorola, bağımsız iki farklı firmaya ayrılıyor. Cep telefonu bölümü ve (iş) müşteri kolunun ikisi de borsada kayıt altına alındılar.

Bugünkü Motorola hisse sahipleri iki firmadan pay almaya devam edecekler. Bu hamle sayesinde hisselerin yüzde 10 oranında arttığı söyleniyor.

Aslında hissedarlar da bu kararı bekliyorlardı. Motorola uzun bir süredir rekabet yapacak bir konumda değil, zira RAZR telefonlarının başarısından beri hiçbir yükseliş gerçekleşmedi. Cep telefonu bölümünün ayrılması ile firma, Amerikan pazarına girmek isteyen Asyalı yatırımcılar için cazip hale gelmiş oluyor. Motorola yeni bir sermaye artışı ile devrimsel cep telefonları üretip piyasada söz sahibi olabilir.

Yer altı sularının kuraklığın etkisiyle derinlere çekilmesi, su sıkıntısı yaşayan bölgelerde deniz suyu arıtma sistemlerinin hızla yaygınlaşmasına neden oldu.
Ege Bölgesinde turistik tesislerle başlayan deniz suyu arıtma tesisi yatırımları, yazlık siteler ve fabrikalarda da yayılmaya başladı.
AA muhabirinin sektör temsilcilerinden edindiği bilgiye göre, özellikle geçen yıl yaşanan kuraklık sonucu yer altı sularının derinlere çekilmesi, dalgıç pompa yoluyla su elde etme maliyetlerini artırdı.

Belediyelerin sağladığı taşıma suyu maliyetlerinin de yükselmesi nedeniyle, başta Bodrum olmak üzere Çeşme ve Alanya gibi turistik merkezlerde deniz suyu arıtma tesisi yatırımları çoğalıyor. Deniz suyu arıtma sistemlerini uygulayan Türkiye'nin en eski firmalarından Aquamatch Türkiye'nin Ege Bölge Müdürü Filiz Ertuğ, dünyada özellikle ABD, Avustralya ve Körfez ülkelerinde yaygın olarak kullanılan sistemin teknolojik gelişimle birlikte verimliliğinin arttığını ve fiyatlarının düştüğünü söyledi.

Sistemin denizden çekilen suyun yüksek basınçla tuzunun ayrıştırılması yöntemiyle çalıştığını kaydeden Ertuğ, son yıllardaki kuraklık tehdidiyle sisteme ilgi gösterilmeye başlandığını ifade etti.

Ege Bölgesi'nde özellikle Bodrum ve Çeşme gibi su kaynakları sınırlı olan bölgelerde turistik tesislerin ihtiyaç duydukları suyu tankerlerle taşımak zorunda kaldığını vurgulayan Ertuğ, şu bilgileri verdi: “Ege Bölgesi'nde geçmişte sadece büyük turistik tesislerin uyguladığı sistemi son yıllarda daha küçük oteller de kurmaya başladı. Sistemi uygulayan otel sayısı 60'a ulaştı. Maliyetlerin sanıldığı kadar yüksek olmadığını hatta tankerle su taşıma maliyetlerinin altına indiğini duyan tesisler hızla yatırıma giriyor. Geçen yıl yaşanan kuraklık sonrası sadece turistik tesisler değil, tatil siteleri de bu yatırımları yapmaya başladı. Bodrum ve Çeşme'de bir çok sitede çalışma yapıyoruz. Geçen yıl talepler beklemediğimiz oranda arttı. Önümüzdeki 5 yıllık süreçte talebin üçe katlanacağını tahmin ediyoruz.”


Turizmden sonra demir çelik
Ertuğ, su ihtiyacı bulunan demir çelik, tekstil gibi sanayi tesislerinin de tuzlu su arıtma tesisi yatırımlarına girmeye başladığına dikkat çekti.
Ertuğ, Çolakoğlu Metalurji'nin Gebze'de günlük 14 bin 400 tonluk kapasiteyle kurduğu tesisin halen Türkiye'nin en büyük deniz suyu arıtma tesisi olduğunu, İçdaş Demir Çelik'in de, Biga'da günlük 3 bin ton su sağlayacak bir tesisi devreye soktuğunu kaydetti. Ertuğ, Eren Enerji'nin Zonguldak Çatalağzı'nda, Diler Demir Çelik'in de Karabük'te proses suyu arıtma tesisi yatırımlarının devam ettiğini belirtti.
Bazı inşaat şirketlerinin projelerini pazarlarken deniz suyu arıtma tesislerini kullanmaya başladığına dikkati çeken Ertuğ, firmaların artık doğal su kaynaklarını korumak ve çevresel sorumluluğu yerine getirmek için bu yatırımlara ağırlık vereceğini, değişik sektörlerden bazı firmaların da yatırım hazırlığını sürdürdüğünü söyledi.
Ertuğ, “Teknoloji geliştikçe maliyetler daha da düşecek ve gelecekte denize yakın bölgede konumlandırılan tesisler avantajlı konuma gelecek. Türkiye gelecek yıllarda bu sektörün öncüleri arasında yer alabilir” dedi.


İspanya ve Türkiye
Deniz suyu arıtma tesislerinin pompa sistemlerini sağlayan Grundfos Pompa Türkiye Genel Müdürü Okay Barutçu da, 4 yıl önce girdikleri sektörde hızlı bir büyüme yaşandığını ifade etti.
Sektörün kısa sürede büyümesiyle Grundfos'un dünya üzerindeki operasyonları içinde Türkiye'nin ön plana çıkmaya başladığını kaydeden Barutçu, Türkiye'nin İspanya ile birlikte en büyük önemin verildiği Akdeniz pazarı haline geldiğini ifade etti.
Barutçu, konu hakkında düzenledikleri eğitim seminerlerine çok yoğun katılımın bulunduğunu, özellikle belediyelerin bu konuda ciddi araştırmalar yürüttüğünü söyledi.


Belediyelerin hazırlığı
Deniz suyundan tatlı su elde etme projelerine turistik tesislerin yanında belediyelerin de ilgisi artıyor. Kıyı şeridinde bulunan ve su sıkıntısı çeken bir çok belediye konuyla ilgili fizibilite projesi hazırlarken Balıkesir'e bağlı Avşa Adası Belediyesi ve Bodrum Belediyesi yatırım aşamasına geldi.
Tesisle ilgili ihale süreci yargıda olan Balıkesir'e bağlı Avşa Adası'nda saniyede 46 litre su üretebilecek bir tesis kurulması planlanıyor.
Proje hayata geçirildiğinde, üretilecek 1 ton suyun maliyetinin 1 YTL olarak hesaplandığı, proje kapsamında adanın diğer bölgelere de su satabileceği ifade ediliyor.
Su kaynakları yetersiz olan Bodrum Belediyesi de Torba beldesinde bir arıtma tesis kurmayı planlıyor. Beldedeki bir hazine arazisinin belediyeye tahsisini bekleyen Bodrum Belediyesi kurulacak tesisle, özellikle yaz aylarında artan talebe yanıt vermeyi planlıyor.
İzmir'de de bazı belediyelerin su kaynaklarının durumuna göre deniz suyu arıtma tesisi yatırımına girebileceği belirtiliyor.


Maliyeti ne kadar?
Deniz kıyısına açılan kuyulardan alınan suların 60 bar basınçta ayrıştırılması temeline dayanan ters osmos yöntemiyle, 1 metreküp tatlı su elde edilmesi maliyetinin, deniz suyunun tuzluluk oranına göre değişmek üzere ortalama 1 dolara kadar indiği belirtiliyor.
Sistemi kullanan Çeşme Ontur Oteli Teknik Müdürü Şefik Doğan, otelin içme suyu hariç tüm ihtiyaçlarını günlük 320 ton kapasiteli tesisten karşıladıklarını, su maliyetinin belediyenin sağladığı şebeke suyu maliyetinin yarısına kadar indiğini söyledi.
Bu çaptaki bir tesisin bugünkü fiyatlarla 300 bin Avro'luk bir yatırım gerektirdiğini ifade eden Doğan, turistik tesisler için bu yatırımın artık alternatif değil zorunluluk haline geldiğini kaydetti.
Doğan, tesiste dönüştürülen suyun içme suyu olarak da kullanıldığını, suyun şebeke suyuna göre daha temiz olduğunu sözlerine ekledi.


Vestel'in projesi
Öte yandan su arıtma teknolojisi konusunda bazı Türk şirketlerinin de Ar-Ge çalışması yürüttüğü ifade ediliyor.
Vestel İcra Kurulu Başkanı Ömer Yüngül, deniz suyundan hem enerji hem tatlı su üretimi yapabilecek bir projeyi tamamlamak üzere olduklarını söyledi.
Geliştirdikleri özel bir güneş paneli ile deniz suyundan elde edilecek buharla elektrik üretilebileceğini, buharın geri dönüşünde de tatlı su elde etmenin mümkün olabileceğini ifade ifade eden Yüngül, bu konuda ilk kez entegre bir sistemin oluşturulduğunu, 3 yıldır üzerinde çalışılan projenin çok yakın bir dönemde ilk ürün tanıtımıyla açıklanacağını dile getirdi.

Japonlar mezar ziyaretlerinin giderek azalmasında rahatsız olmuş olacaklar ki, işin içine teknolojiyi katarak ilgiyi artırmaya çalışıyorlar. Mezartaşları üzerine eklenen barkodlar, kaybedilen yakınların fotoğraflarına bakılabilmesini veya sisteme yeni fotoğraflar eklenmesini sağlayacak. Buluşun sahibi olan Ishinoko isimli firma, bu sayede mezarların daha fazla ziyaret edileceğini savunuyor.

Mezarı ziyarete giden kişi, mezartaşındaki barkod numarasını cep telefonunun kamerasına okutuyor. Hemen ardından, cep telefonunun ekranında şifre isteniyor. Şifre girildiğinde, telefon ekranında bir web sitesi açılıyor. Bu site kaybedilen yakının fotoğraflarını içeriyor. Dileyenler, sahip oldukları yeni fotoğrafları da bu siteye ekleyebiliyor.

İlginç bir fikir gibi görünse de, teknolojik mezarların ağır bir de bedeli var. Teknolojik bir mezar yaptırmak isteyenler, tam 10 bin Doları gözden çıkartmak zorunda.